Printer Friendly Version NATO SALDIRININ KURBANLARI ANMA GÜNÜ @ 25 March 2021 12:53 PM

24 Mart 2021

 

NATO Saldırının Kurbanları Anma Günü vesilesiyle Sırbistan Cumhuriyeti Cumhnurbaşkanı Aleksandar Vuçiç konuşma verdi.

„Hazretleri, Sayın Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı Konsey Başkanı, Sayın Sırbistan Cumhuriyeti ve Sırp Cumhuriyeti Ulusal Meclis Başkanları, Sayın Sırbistan Cumhuriyeti ve Sırp Cumhuriyeti Başbakanları ve Bakanları, sevgli misafirler ve dostlar, Karadağ, Kuzey Makedonya ve Hırvatıstan Sırp halkı temsilcileri, bu akşam burada beraber toplandığımız için ve Sırp ruhun yenilmez ile kırılmaz olduğunu gösterdiğimiz için Size teşekkür ediyorum.

Günde bir çocuktan fazla. 1999 yılındaki NATO Saldırının en zor, en acı verici ve en üzücü rakamı. Savunma hakkı olmadan, adalet hakkı olmadan, hayat hakkı olmadan öldürüldü, hayatı elinden alındı bir günde suçsuz, günahsız bir coçuktan fazla.

Tüm suçların en büyük suçu için kimse hesap vermedi. 2500 öldürülmüş sivil ve tek suçu kendileri ve yurdunu savunmak olan asker ve polis memurunun, 6000 fazla yaralanmış insanın hesabı kimse hi, bir zaman vermedi. Bugün,Saldırıdan 22 sene sonrası bile bunuı anlamak mümkün değil.

Ne kadar çaba sarfedilirse Saldırının evrensel gerekçesi, sebebi, anlamı bulunamaz. Ebediyen suça hatırlatma olarak bir tek isimler kaldı.

Miljana Miliç, onbeş yaşında

Vladimir Mliç, oniki yaşında

Miomir Mladenoviç, ondört yaşında

Dragan Dimiç, üç yaşında

Juljana Bruder, on yaşında

Olivera Maksmoviç, oniki yaşında

Miroslav Knezeviç, onüç yaşında

Dajana Pavloviç, beş yaşında

Stevan Pavloviç, sekiz yaşında

Marko Simiç, iki yaşında

Milica Rakiç, üç yaşında

İvan İvançiç, yedi yaşında

Marko İvanoviç, üç yaşında......

Ve bu şekilde devam ediyor, seksendokuz isim, sadece Sırp isimer değildi.

Rastgele cinayetin anlamsızlığı seçiçi olmadı. Ahmetay ve Hasani ailelerinden iki ile onyedi yaşlar arasında onaltı coçuk evilerine olan Prizren’e dönerken öldürüldü.

Batıdaki bir makalenin başlığında bu ancak ‘feci hata’ olarak nitelendirildi. Bizim Marko Rogliç, Milan İgnjatoviç, Gordanu Nikoliç, İrena Mitiç, Milica Stojanoviç, Branimir Stanijanoviç, Sanja Milenkoviç’in cinayetleri böyle bir açıklamayı bile haketmedi.

Bu cinayetleri düzenleyenler için bu ölümler ne feci ne de hataydı. Bu sadece bir bahaneydı, zayıf bir bahaneydı. Niyet ve kesin karar vardı. Bir ülkeye ve insanlarına ve çocuklarına ölüm kararı verildi. 1999 yılı baharında olanları sıralayamayacağız. Ağır ve feci bir suç meydana geldi. Bombardıman, müdahale, harekat veya tatbkat değil bu tam bir saldırıydı.

Eğemen bir ülkeye saldırı, BM kararı olmadan, saldırıya yeterl sebep veren o zamanki Yugoslavya’ nın bir komşu ulkeye veya NATO ülkesine saldırısı olmadan. Sıristan, daha doğrusu, Yugoslavya Federal Cumhuriyeti kimseye saldırmadı. Ama bizi bir amaçla saldırdılar. Bizi yenmek, bizi öldürmek, ülkemizin bir parçasını almak amacıyla saldırdılar.

Bunları bugün ne kadar inceleyip ne kadar kendimizi, o zamanki siyasetimzi, o zamanki hikimetimizi eleştirsek Sırbistan ve Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’nin bir seçme şansı kalmadığı anlaşılır. Seçenek korkutucuydu, insan ve toprağın parçasını kaybetmek veya Sırp devletinin, ahlakı, onuru, Sırp ruhu, ismi ve soyadı kaybetmekti. Kaybebetmek imkansızdı. Ondokuz büyük ülke bir tane küçük ülkeyi, Yugoslavya Federal Cumhuriyeti, yani Sırbistan ve Karadağ’ı saldırdı. Bu iki bağımsız ülkeden birisinde bundan artık bahsedilmediği halde bunlar gerçekler.

Bu küçük ülke ve bu küçük millet ondokuz büyüke ve güçlü ülkeye, bir halk i,in en önemli olan onur, ahlak ve özgürlük sevgisi dersi verdi. Tabi, adalet, adaleti de unutmayalaım. Bu ondokuz büyük bugün bile belirsiz bir şekilde bu askeri başarılarında bahsedebilir ama sorulara cevapları vermekten kaçırırlar. Fakat bir sadece sayısal olarak küçük ama muhteşem bir millet, ondokuz zalim ve şımarığa karşı verdiği direnci ve mücadelesini acıyla gözü yaşlı ve gururlu olarak hatırlıyor. Çok fazla şey kaybettik, babalarımız, kardeşlerimiz, eşlerimiz ve coçuklarımızı kaybettik fakat ebedi ve yok edilmez Sırbistan’ı korumak için akyüzümüz ve Sırp kalbiiz hala buradadır.

Çocukları kaybettik, insanları kaybettik, toprağımızın byük par,asının kontrolünü kaybettik, yıkılan altyapı ve sanayi dana dolayı miliyarca para kaybettik. Bitkin, yıkılan, dağılmak üzere olan, bezgin, soyulmuş, yaralanmış, boş ve sadece doksanlı yıllarda olanlar için değil tüm tarih boyunca olanlar için suçlanan bir ülkesnin gövdesi bize kaldı. Saldırıdan on sene sonra bile ayağa kalkma güçü bulamayıp susan, başı yere bakan, herşey i,in hata kendi ölüer, öldürülmüş çocukları için itaatkarlı özür dileyen bir ülke kaldı.

Bugün, bu artık yıkılmış, bezgin ve bitkin Sırbistan değildir.

Bugün, bu güçünü ve gururunu tekrar bulmuş Srbistan. Olaylara kendi adını kullanan Sırbistan. Savaşa ve yenilgiye hayır diyen ve yoğun çalışan Sırbistan. Ayğına kalkan, kendi ayakta duran ve sesi olan Sırbistan. İnanmadıkları halde sesini dileyen Sırbistan.

Artık sorunun bir parcası olmayan yetenekli bir Sırbistan. Huzur ve anlayış içinde yaşaması için tüm bölgeye katkısını sunan Sırbistan.

Bugün, dünyada aşıdan daha fazla bomba olurken bu Sırbistan b.lgeye bomba değil aşı gönderiyor. Bir kaç ay sonra aşı üretmeye başlayacak fakat sadece kendisi için değil tüm Balkanlara aşı üretecek. Yardım etmeye hazırız. Tekar susturulmaya ve aşağılanmaya hazır değiliz.

Bu hakkı sadece verilen kurbanlarından edinmedik.Çoktan başkalarına bakıp ancak onların hataları ve suçlarını aramayı bıraktık. Aynaya baktık ve itiraf ettik. Adımıza yapılan her suça, kayba, yenilgiye, yanlış siyasete baktık.

Ve başka birini tehdit olabilecek hiç bir şey yapmıyoruz artık.

Çalışıyoruz ve daha fazla çalışıyoruz, büyüyoruz ve güçleniyoruz. Tek bir amacımız var ekonomide, eğitimde, sağlıkta, kültürde, bilimde, sporda en iyisi olmaktır.

Kendi topragımızda güvenli olmak isteriz. Ordumuz 1999 olduğundan daha güçlü olsun isteriz. Bizim çocuklarımızın öldürülme, ülkemizin yıkılma ve halkımızın ülkesinden göçme durumuna bir daha düşmesin.

Özgür olmak isteriz, kendi kaderimizi kendimiz belirlemek isteriz. Bir şey vermeden elimizden herşey alınmasını istemeyiz bir daha. 

Sırbistan kendi kurbanların, geçmişinin, tarihinin ve geleceginin üzerine kimsenin yürtümesine izin vermeyecek. Akıllı, iyi ve sorumlu insanların cevabı ancak alabilirsiniz bizden o da uzlaşma. Bizim ve Priştine’nin üzerimize aldığımız sorumlukların yerine getirilmeli. Biz aldığımız sorumluluklarımızı yeri getirdik.

Bu bizim keyiften değil. Yapamak istediğimiz Sırp dünyası fantazisi değil. Bugün bile Büyük Arnavutluk kurmakla bizi tehdit ederken Sırp Belediyeler Birliği olmayacağı dendiğinde biz sakin olmalıyız, Kosova ve Metohya halkımızı iyi bakmalıyız ama önceden olduğumuz kadar zayıf olmadığımız, başkasına ait bir şey dokunmadan bizim olanı koruyabileceğimiz kesin mesajı iletmeliyiz. Ondokuz zalim ve şımarığın güçünü kullananların bize tehdit etmesini rica ediyorum. Sırbistan’ın tükenmiş olup cevap verme gücünü olmadığını düşünmesinler. Arnavut komşularımız lütfen bizi tehdit etmeyin. Zaliliğini Sırbistan”a krşı daha önce gösterenler ise bu konuda size yardım etmesinler. Ricamız bir tek bu.

Çocukların bir daha öldürülmesii istemediğimizden barış, uylaşma çağrılarına hep iyi niyetle cevaplarız. Başkalarının çocuklarının öldürülmesini istemiyoruz.

Ama Sırbistan’ı küçümsemeyin artık 99’da Sırbistan yok karşınızda.. Sırbistan bugün çok daha güçlü ve birleşmiş. 99’daki Sırbistan’da ekonomiden başla orduya kadar daha güçlü bir Sırbistan var. Hiçkimseyi hiç bir zaman tehdit etmeyeceğiz. Sizden sadece saygı göstermenizi rica ediyoruz.

Bölgeyle dünyayla bizi bağlayacak yolları inşaa ediyoruz. Bu senenin sonuna kadar sekiz tane otoban, sekiz tane Balkanların damarı yapıyoruz bunlar sadece bağlayan yolar değil sekiz huzur ve işbirliği yol olacak.

Bize saldırı yapanlarla iyi ilişkilerimiz olsun isteriz, onlara çoktan affettik ama hiç bir zaman unutamayız. Her senenin bu günde hatırlatırız buna, Sizi ondokuz en güçlü ama ahakıyla ve akyüzüyle zayıf. Bir daha tekrarlanmasın diye haırlatıyoruz.

Bir önerimiz olursa o da tüm Balkanlar kazanan olmasını yapmaya hazırız. Kimse Sırplardan yenilenen millet yapmasın ve tüm bölge kazanacak.

Bunu başarmak hiç te zor değil.

Sadece saygı, anlayış lazım. Kimse kimseyi aşağılanmamalı.

En zor ve kanlı kazandığımız değerimize dokumnasınlar.

Özgürlüğe. Özgürlük hakkımıza. Onun için hayatı verenleri hatırlayarak özgürlüğümüzü korumamız lazım.

Özgürlük için yüksek fiyatı ödedik bundan dolayı hep ondan bahsedeceğiz.

Bahsetmesek bir başka yenilgiye hazırız demek olacaktı. Ama buna hazır değiliz.

Herkes susarsa biz bunları tekrarlayacağız.

Günden bir çocuğumuzdan fazla öldürüyordunuz. Ne sebepten yaptığınız kendiniz bile anlamadğımız saldırıda. Bunlar tekrar tekrar söyleyeceğiz ki tekrarı olmasın.

Yurt için hayalarını veren sivil olsa kahraman asker ve polis, Koşare. Prizren, Mitrofça kahramanları olan tüm masum Sırp kurbanlar saygımızı göstererek vazifemize yerine getiriyoruz.

Bugün, biz, Sırplar için Kosova ve Metohya’da yaşamak Gözyaşı Yolu’na benzer, son güçüyle Golgota’ya çıkmasına benzer. Ama dayanıklı olmasak ve ‘korkunç yerde’ var olma güçümüz olmasa adımız Sırplar olmazdı.

NATO Saldırının kurbanları nur içinde yatsın, ebediyen hatırımızda olacak. Hep beraber diyelim ‘Yaşa özgür ve gururlu Sırbistan!’

Kaynak:www.predsednik.rs Foto:www.predsednik.rs